Kral, sporu çirkin emellerine alet edebilmek için büyük stadyumlar inşa ettirdi. O stadyumlar doldu taştı. Sokaklarda kanlı bıçaklı olan insanlar tribünde omuz omuza gelince gerçeğin farkına vardılar. Stadyumlarda uyanışın ilk kıvılcımları görülmeye başlandı.
Efe Karasu – efekarasu@gmail.com
İspanya’da, General Francisco Franco’nun komutasındaki milliyetçi güçler, seçimle göreve gelen Cumhuriyetçi “Halk Cephesi” koalisyonuna karşı 1936’da bir ayaklanma baÅŸlattı. Üç yıl süren ve ülkede büyük bir yıkıma yol açan iç savaÅŸ, 1939’da milliyetçilerin zaferi ile sonlandı. Franco, yönetimi ele geçirdikten sonra adamlarına tarihe geçecek bir emir verdi.
“Bana 100 bin kiÅŸilik bir uyku tulumu yapın.”
Bu emir ile dikildiÄŸi bahÅŸedilen tulum, günümüzde de faliyet gösteren Real Madrid’in Santiago Bernabéu Stadyumu’dur. Ne ilginçtir ki bu stadyumun açılış yılı olan 1947’de dönemin İspanya’sının tarihini deÄŸiÅŸtirecek bir olaya rastlanılmaktadır. Franco, bu tarihte veraset yasasını kabul ettirerek kendisini devletin ömür boyu koruyucusu ve kral naibi olarak atadı. Dikilmesini emrettiÄŸi uyku tulumu bunu saÄŸlayabilmek için olabilir miydi?
Bir nevi halkı halktan koruyan ve daha da ileri gidebilmek için özel bir uyku tulumu diktiren kralın hesapları o gün için tutmuş olabilir. Ancak şimdilerde farkındalık merkezi haline gelen stadyumlar, insanlara örgütlü bir şekilde tepki koyabilme ve bu tepkiyi geniş kitlelere duyurabilme imkanını sağlamakta.
Stadyum tuval oldu,halk ise ressam
Elbette sporun hala halkı uyutma emeline medya aracılığı ile alet edildiÄŸini inkar edemeyiz. Portekizli diktatör Salazar’ın, ülke yönetimi ile ilgili 3F maddesinden biri olan futbolu yani sporu, onun gibi kullanmaya çalışanlar oldu. Ama bu kiÅŸilere yeri geldiÄŸinde tepkiler yine stadyumları dolduran seyircilerden geldi. Etkiye tepki gösteren halkın ta kendisiydi. Halkın örgütlendiÄŸi mekan ise stadyumdu
1830-1962 yılları arasında Cezayir’i sömürgesi altında tutan Fransa, kendi yetkili ağızlarının ifadelerine göre Cezayirli milyonlarca kiÅŸiyi yargısız infaz etmiÅŸ ve iÅŸkenceden geçirmiÅŸti. Tam anlamıyla büyük bir katliama uÄŸrayan Cezayir, haklı nedenlerle Fransa’dan bir özür bekledi. Politikacılar, artık geçmiÅŸe deÄŸil geleceÄŸe bakmak lazım diyerek siyasi çıkarları uÄŸruna özür dilemeye bile tenezzül etmediler. Buna karşılık Fransız takımı olan Marsilya’nın taraftarlarının, resmi bir müsabakada sergiledikleri Cezayir bayrağı kareografisi gayriresmi bir özür niteliÄŸindeydi.Bu kareografi vicdanın resmedilmiÅŸ haliydi.
Van üşüdü, Şeref Bey dondu
Van depreminden sonra bazı televizyon kanallarında insanlık dışı yorumlar yapılırken, Åžeref Bey stadyumunda Van’ın plaka numarası olan 65. dakikada binlerce insan üstlerini çıkardı ve yarı çıplak kalan bedenleriyle milyonlara müthiÅŸ bir toplumsal dayanışma mesajı verdi. Buz gibi havada yarı çıplak kalarak empati yapıyorlardı ve herkesi empati yapmaya davet ediyorlardı. Daha sonra atkılarını boyunlarından söküp sahaya attılar. YeÅŸil sahadan toplanan atkılar tırlarla Van’a gönderildi. Belki bu yardım bedenlerin ısınmasına yetmedi ama yürekleri ısıttığı kesindi. Uyku tulumu olarak düşünülen bir stadyumda o güne kadar hiçbir politikacının veremediÄŸi içtenlikte bir kardeÅŸlik mesajı verildi. Stadyumdaki bir tribün organizasyonu ülkenin temellerini saÄŸlamlaÅŸtırabilecek kadar etkiliydi.
Susarak haykıran adamlar
Sadece sporu izleyenler deÄŸil onu icra edenlerde toplumsal olaylara tepkisiz kalmadılar. Bunun en çarpıcı örneÄŸi ise Meksika’da düzenlenen 1968 Yaz Olimpiyatları’nda gerçekleÅŸti. Mexico City’de 200 metre koÅŸusu finalinde Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliÄŸi Avustralyalı (beyaz) Peter Norman elde etti. Amerikalı atletler ödül töreni için kürsüye çıkmadan önce ayakkabılarını çıkardılar ve siyah çorapları ile kürsüye çıktılar. Hoparlörde Amerikan milli marşı çalındığı sırada siyah eldiven taktıkları ellerini yumruk yapıp havaya kaldırdılar. Peter Norman da bu harekete desteÄŸini göstermek adına eÅŸofmanının üstüne iÄŸnelediÄŸi ‘İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi’ kokartıyla kürsüdeki yerini almıştı. Martin Luther King’in yıllarca anlatmaya çalıştığı ÅŸeyi bir olimpiyat organizasyonu sayesinde bu üç adam tüm dünyaya haykırıyordu. O yıllarda Amerika, Neil Armstrong’u aya gönderip bilimsel açıdan ÅŸampiyonluÄŸa oynarken, dayanılmaz ırkçılık politikaları nedeniyle insanlık açısından küme düşüyordu. Bu hareket içinde biraz olsun insanlık taşıyanların yüreÄŸine güneÅŸi doÄŸurmuÅŸtu.
Kral artık deplasmanda
Spor,
bunca güzelliklere vesile olurken bilinçsiz insanların dolasılığıyla istenmeyen olaylara da vesile oldu. ÖrneÄŸin iki komÅŸu ülke olan El Salvador ve Honduras arasında 1970 yılında futbol yüzünden çıkan savaÅŸta 4 bin kiÅŸi ölmüş, 12 bin kiÅŸi yaralanmıştı. Ben buna karşılık size 1967 yılında Pele’yi izleyebilmek için kendi aralarında anlaÅŸarak iç savaşı durduran Nijeryalıları sunuyorum. Sporun daha iyi bir dünya için olumlu etkide bulunabileceÄŸine ve spor seyircisinin artık uykudan uyandığına inanıyorum.
